Fatih Eğitim Fakültesi

Yeniden Doğuşa Giden Yolda Öğretmenlik ‘Sevgi’den Geçiyor

Fakültemiz tarafından düzenlenen geniş katılımlı etkinlikte Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümünden Prof. Dr. Suat Ungan, “Yeniden Doğuşa Giden Yolda Öğretmen” konulu konferans verdi. Ungan, “Öğrenciyi sevmeyen öğretmen olamaz. Kuyumcu altını sevmiyorsa üç günde iflas eder. Öğretmenin ‘dinlemiyorsan çık’ diye bir seçeneği yok. Öğrenciyi sevmeye mecburuz” dedi.

Geleceğin öğretmeninin neleri inşa edebileceği kavramına projeksiyon tutan konferans Üniversitemiz Mahmut Goloğlu Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Dekan Yardımcılarımız Doç. Dr. Bircan Eyüp ve Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Çepni’nin ev sahipliğinde İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Bilal Kırımlı, farklı fakülte ve yüksekokullardan öğretim üyeleri hazır bulundu. Konferansa çevredeki orta dereceli okullardan öğretmenleri ile birlikte gelen öğrencilerin katılımı organizasyon komitesini memnun etti.

Konferansı veren Prof. Dr. Suat Ungan, toplumların gelişmesinin ikinci doğuşa bağlı olduğunu belirterek, “Bundan mahrum kalanların gelişimi söz konusu olmayacaktır. İdeal öğretmen Anka Kuşu gibidir; toplumun beklentileri arttıkça ideal öğretmenin tanımı ve sorumlulukları da değişir. İdeal öğretmenin belli bir tanımı yoktur. Buna karşılık öğretmenin bir sanatçı olduğunu söyleyebiliriz. Peyami Safa, ‘meçhulün maluma gitmesine benzemekten başka bir şeye gelmeyen şiirin ne anlatılabileceğini ne öğretilebileceğini’ savunmuştur. “Anlatılsaydı her şeyin bir izahı olurdu. Öğretilebilseydi her edebiyat fakültesi mezunu da şair olurdu diyor’ Öğretmenlik de böyledir; içinizde bir potansiyel kabiliyet varsa bir yerden sonra bu büyük bir aşama kaydedebiliyor” diye konuştu.

Her öğretmenin kendine has bir üsluba sahip olabileceğini ifade eden Ungan, bu konudaki betimlemesini güçlendirirken, “Birçok farklı tanımı olsa da öğretmen şair gibidir. Şahsen, tarihi tanımlar içerisinde Platon’un ‘öğretmen bir sanatçıdır’ tanımına katılıyorum. 20-25 yaşına kadar şiir hevestir, 25’ten sonra yazarsan bu kabiliyettir. Herkes de öğretmenliğe şu veya bu şekilde heveslenebilir, ulaşabilir ama ondan sonra gerçek bir sınıfa girdiğinde kendisine kanat lazım gelir. Çünkü orada uçması beklenir. Şimdi tüm çevreler ‘kanatlı kuş’ bulacağız diyor ama bunu da bir anda bulmak imkansızdır. Bunun için ciddi bir süreç ve doğru yöntemlerle öğreten öğretmen gerekir” dedi.

NEDEN YENİDEN DOĞUŞ?

Ungan şöyle devam etti: “Geçmişi yinelemek zorunda değiliz. Biz cümlede mutlaka özne olmak zorundayız. Özne, amil diretkendir. Çocuğu bilgiye boğduğumuz zaman onu nesneye dönüştürürüz. Geçmişe isyan başladığı zaman nesne, özne oluyor. Geçmişten getirdiğin bilgi, karakterin, seçimlerin, fikirlerin var. Birilerinin senin üzerinde ameliyat yapmasına izin vermediğin zaman özne oluyorsun. Öğretmen habbeden kubbe yapar. Zihni özgürleştirmeyen eğitimci zihnin yerinde saymasına yol açar. Bilginin, teknolojiye dönüşmesi bir güçtür. Allah ineği yaratır, köfteyi siz yapacaksınız. ‘Allah’ım bana köfte ver’ demekle ‘Allah’ım İsrail’i kahret’ demek arasında fark yoktur. Güneş herkese eşit doğar. Bir şeyleri sen yapacaksın. Biz çocuklara çalışmayı değil, beddua etmeyi öğretiyoruz. Allah’ım bana çalışma azmi ver, aklımı geliştir demek lazım. Allah sana köfte verirse İsrail’i de kahreder! Tercihlerimizden sorumluyuz. Arap’ın taklitçisi, Batı’nın askeri olmamıza gerek yok. Osmanlı kaç kıtaya hükmetti, bu zengin tarih bize yeterlidir. Doğruları kısmen alıp kendimize katabiliriz. Ya ondan olacaksın ya bundan olacaksın diye bir kavram yok. Kendin bir şey üretirsen onu savunabilirsin, gördüğünü değil. Ürettiğini tam savunabilirsen ve iyi koruyabilirsen bu sana zenginlik katar. İkinci doğuş bizi bu taklit sıkıntısından kurtaracağı için çok değerlidir.”

Ungan, konferansın sonunda öğretmenlerin öğrenciyi sevmek zorunda olduğunun altını çizdi ve “Biz çocuklara muhtacız. Öğrencileri sevmeyen öğretmen mesleğini icra edemez. Öğrenci bize mecbur değildir ama Attila İlhan’ın dediği gibi, ‘biz size mecburuz.’ Kuyumcu altını sevmiyorsa üç günde iflas eder. Maaş otomatik yatıyor deyip dinlersen dinle, dinlemezsen çık diye bir öğretmen hakkı ve seçeneği yoktur. Kötü yönetilen, kendini yenilemeyen firmalar iflas edip batıyor. Eğitimci kendini geliştirmeden nasıl ayakta kalabilir? Öğretmen de kendini yenileyecek, öğrenciyi sevecek ve bir sanatkâr gibi mesleğinin hakkını verecek” ifadelerini kullandı.

Program sonunda Dekan Yardımcımız Doç. Dr. Bircan Eyüp tarafından Prof. Dr. Suat Ungan Hocamıza bir teşekkür belgesi takdim edildi.

İlgili Resimler


Menüyü Kapat